Yazıma, kısa süreliğine de olsa, herkesi düşünmeye davet etmek için, iki kritik soruyla
başlamak istiyorum:
1) Şirketinizde camdan
bir tavan var mı?
2) Şirketinizdeki bu camdan
tavanı kim, nasıl yaratıyor? Erkekler mi, kadınlar mı? Yoksa her ikisi birden
mi?
Birleşmiş Milletler (BM) örgütünün, kadınlara yönelik şiddet üzerine
yaptığı ulusal ve uluslararası araştırmalara göre, kadınlar tüm dünyada, fiziksel,
cinsel, psikolojik ve ekonomik vb. farklı şekilde tacizlere uğruyorlar. "Camdan
Tavan" metaforu ise, çalışma hayatında yer alan kadınlara yönelik bu farklı tacizlerden
birisini tanımlıyor. Metafor, kadınların iş hayatında belirli bir seviyenin
üstüne çıkmasını engelleyen görünmez bir engel anlamına geliyor. Bu engelin
görünmez olması, konuyu, kilit değerdeki ikinci soruya getiriyor: "Bu Cam Tavanı kim,
nasıl yaratıyor? Erkekler mi, kadınlar mı? Yoksa her ikisi birden mi?"
Kadınlar, eğitim
seviyelerini yükselterek evin içerisindeki oyunun kurallarını değiştirmeye
başladıklarından beri; çalıştıkları şirketlerdeki oyunun kurallarını da aynı
oranda değiştirebiliyorlar mı? Bu çok önemli bir soru... Kadınların -ve elbette
erkeklerin de- toplum tarafından kendilerine verilen belirli rolleri var.
Çalışma hayatında bazıları toplumun kendilerine biçtiği bu rolleri öncelikli
olarak kabullenirken; iş hayatındaki rollerini ikincil sıraya koyabiliyorlar.
Bunun doğal bir sonucu olarak kadınlar da, bu cam tavanın varlığını kabullenmiş
oluyorlar. Örneğin, seyahat gerekliliği olan işleri, çocuklarını düşünerek
kabul etmiyorlar. Bu onların kendi seçimi ve elbette bunu "yanlış" olarak
nitelemek kolaycılık olur. Ama
genellikle kadınlar, aldıkları kararların sonrasında, ekiplerindeki bir erkeğin
yükselmesi gibi bir sonuçtan şikayet ediyorlar. Bu noktada kadınlar, ya bu tarz
kararları alırken iki kez düşünecekler ya da aldıkları kararların, iş dünyasındaki
yerlerini zayıflatmasına rağmen arkasında duracaklar. Kadınlar, kendilerinin iş dünyasındaki yerlerini zayıflatmasına rağmen
verdikleri kararların sorumluluğunu şikayet etmeden kabul etmeli.
Diğer bir taraftan bazı
kadınlar, toplumun kendilerine verdiği rolleri de, cam tavanın varlığını da
kabul etmiyor. Evet, özel ve çalışma hayatını dengelemek büyük bir gayret
harcamak anlamına geliyor. Unutulmasın, bu dengeyi yakalamak, belki zor ama
asla imkansız değil. Tekrar vurgulamak istiyorum: Bu bir seçimdir ve seçim
yapmakta yanlış olan bir şey yok. Ama hepimiz, seçimlerimizin ve kararlarımızın
sonuçlarıyla ilgili sorumlulukları almalıyız.
Peki eğer kadınlar
seçimlerinin sorumluluklarını aldığında; cam tavan bağlamında, özellikle kadın
iş arkadaşlarına karşı daha az önyargılı davranan erkek yöneticilerin rolü ne
olacak? Özellikle de onların kariyer hedeflerini belirlerken?
Kadınlar seçimlerinin
sorumluluklarını aldığında ve erkekler de, kadınların şirket içerisinde
yükselmelerine karşı daha az önyargılı davrandıklarında, iş ortamlarımız çok
daha sağlıklı hale gelecektir. Çünkü doğuştan gelen farklılıklarımızı, çok daha
etkili bir şekilde kullanabileceğiz. Böylece, şirketlerimiz pazarda çok daha
güçlü bir şekilde var olabilecekler.
Kadınlar ne katabilir?
Kadınlar bir
şirkete sadece, çok iyi bilinen detaylara önem verme, küçük detaylarla
ekiplerini ve çalışma arkadaşlarını en iyi şekilde motive etme gibi
becerilerini ve özelliklerini katmakla kalmazlar; aynı zamanda iş
arkadaşlarıyla empati kurmada daha başarılı olurlar ve sürekli gelişmeye
inanırlar. Kadınların netliği, kararlılığı, sadık takipçi ve özgün lider
olmaları şirketin başarısı için gereken sadece birkaç unsurdur. Hem kendileri
hem de çalışma arkadaşları için daha yüksek standartlar belirlerler. Kadınların
bu doğal karakter özellikleri daha bilinçli bir şekilde değerlendirilmeli. Cumhuriyetimiz'in
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi "Dünyada gördüğünüz her şeyin kadınların sayesinde olduğuna
inanmalısınız."
Hayat bir yolculuktur
ve bu yolculuğun öncelikli hedefi mutluluktur. Kariyer başarısı da bu
yolculuğun vazgeçilmez bir adımıdır. Bu yolculuk boyunca birçok kavşakla
karşılaşacağız ve o günkü önceliklerimize göre yönümüzü seçeceğiz. Seçtiğimiz
bu yönler, gerek çalışma gerekse de özel hayatımız için, o anki koşullarda doğru
da olabilir; olmayabilir de... Ama seçimlerimizin sorumluluklarını alırsak, cam
tavan bizim düşüncelerimizde de görünmez hale gelir. Sonuncu ama bir o kadar da
önemli olan bir şey daha vurgulamak istiyorum: Kadınlar duygularını saklamakta
çok iyi değillerdir. Bu da erkek yöneticiler tarafından bir dezavantaj olarak
görülüyor. Bence iş hayatında da maskelerimizi çıkarmanın vakti geldi. Bu
durum, doğuştan gelen cinsiyet farklılıklarını daha iyi anlamamıza yardımcı
olacak ve şirketlerimizin sahip olduğu birbirinden farklı insan sermayesinin en
iyi özelliklerinden faydalanmasını sağlayacak.
Nuray Akmeriç
geri