Uzun yıllar global bir markanın ülke müdürlüğünü yapmış ve 10 yıldır da profesyonel "Kariyer, Organizasyon ve İlişki Sistemleri Koçu" olarak çalışan birisi olarak bazı sektörler ama özellikle oralardaki insan kaynakları politikaları; hem işim gereği hem de yaşadığım tecrübeler dolayısıyla sürekli algı ve ilgi alanım içinde kalıyor.
Bunlardan birisi, nakliye, depolama, gümrükleme, ambalajlama, dağıtım gibi geniş bir tedarik zinciri yönetimini ifade eden lojistik alanının önemli bölümlerinden birisi olan kargo-kurye sektörüdür. Son yıllarda inanılmaz bir hızla büyüyen bu alanın sorunları da ciddi şekilde büyüyor. Buna bir de, teknolojideki artık anlık sayılabilecek gelişme hızı da eklenince, sorunlar yönetilemez hale gelebiliyor.
2018 yılının Mayıs ayında, "Kargo Şirketlerinin e-Ticaret ile Sınavı" başlıklı bir makale kaleme almıştım. Aradan geçen bu 2.5 yılda, kargo şirketlerinin bu sınavı başarıyla tamamlayabilmek için maalesef çok fazla yol kat etmediğini gözlemliyorum. Ve 2.5 yıl önce "Teknolojinin baş döndürücü hızla değiştiği günümüzde..." diye başladığım soruyu bu kez; "Teknolojinin yanı sıra, iş yapış şeklimizin de baş döndürücü hızla değiştiği günümüzde; kargo şirketleri bu hıza yetişebiliyor mu?" diye yineliyorum.
Ve soruya üç farklı açıdan yanıt vermek istiyorum.
Tüketici açısından yanıtlayacak olursam, evet ufak tefek aksaklıklar yaşanıyor ama sonunda kargomuz evimize/iş yerimize teslim ediliyor. Gerek şubede, gerekse kargomuzu teslim etmek üzere sahada canla başla çalışan kargo şirketi çalışanlarına müteşekkirim.
Kargo şirketi açısından duruma baktığımda, şirketlerin iş hacminin büyümesinden son derece memnun olduklarını gözlemliyorum. Şirket yetkililerinin verdikleri beyanatlarda, "altyapılarını yenilemek için ciddi yatırımlar yaptıklarını, yılı büyüme ile tamamlamayı hedeflediklerini" okuduğumda, rakamsal açıdan başarılı olduklarını da düşünüyorum.
Üçüncü açıdan, yani şube ve saha çalışanları açısından baktığımda -ki mesleki anlamda en çok burası beni ilgilendiriyor- ise durum bana göre hiç parlak değil. Bu durumun doğrudan onlarla ilgili olmadığını, insan kaynakları politikası ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
İşim gereği sıklıkla kargo şubelerini ziyaret ediyorum. Evimin yakınında da en büyük iki kargo şirketinin şubesi var. Zaten internetten yapılan alışverişlerin ulaştığı çılgın boyut nedeniyle uzun süredir darmadağınık olan şubelerin içi, pandemi döneminde çığırından çıkmış görünümde. Artık koliler şube içine sığmıyor, sokaklara taşmış durumda. Şube içinde ise "her taraf her yerde" durumu var.
Bu noktada konuya benim gibi şubeye uğrayarak kargo yollayan şube müşterileri açısından da bakmak gerekiyor. Başka bir ifadeyle, üst üste yığılı kolilerin üstünden atlayarak bankodaki görevliye ulaşmaya çalışan şube müşterileri açısından... Durum çok iç açıcı olmasa da ziyaretler kısa süreli olduğundan katlanılabilir mi? Evet, ama keşke katlanmak zorunda olmasak; keşke şubeden içeri girdiğimizde iç açıcı bambaşka bir manzara ile karşılaşsak. Bu kaotik ortam ve iş yükü, doğal olarak kargo şirketi çalışanlarının, yüzlerine de yansıyor. Onlar adına çok üzgünüm.
Kargo şirketlerinin web sitelerinde açıkladıkları, müşteri memnuniyeti, çalışan mutluluğu, vb. ile başlayan misyon cümleleri veya şube içine astıkları kalite politikaları, üzgünüm ama şubelerinin durumu ile hiç ama hiç örtüşmüyor.
Merak ediyorum, acaba şube ve saha çalışanlarının performansı nasıl ölçülüyor, motivasyonları nasıl sağlanıyor, şubelerde kalite denetimi nasıl yapılıyor; daha doğrusu sürekli denetim yapılıyor mu? Sürekli denetim için kurulmuş bir sistem var mı?
Bir tüketici olarak gördüğüm sorunları şirket yetkililerine ileten birisiydim, ancak son zamanlarda vazgeçtim. Çünkü sorunu ilgililere ilettiğimde çoğunlukla aldığım yanıt; "Kalifiye eleman sıkıntısı çekiyoruz" oluyordu. Ama acaba kalifiye eleman bulamıyorlar mı, yoksa buldukları elemanları nasıl eğitip, nasıl motive edeceklerini ve nasıl elde tutacaklarını mı bilmiyorlar?
Sorular benden, yanıtlar sizden.
Nuray Akmeriç
"BRANDMAP Dergisi Aralık/2020-Ocak/2021 sayısında yayınlanmıştır."
geri