Sevmek nedir? diye sordum dün eşime aniden. Eşim aynı zamanda en yakın arkadaşım, ilk sevgilim ve en yakın dostumdur. Şaşırdı, bunca yıldan sonra niye böyle bir soru sorar ki insan demedi ama öyle düşündüğünü hissettim. O kendince sevgiyi tarif etti ve bana döndü, peki sence diye sordu. Öyle bir çırpıda cevap veremedim, onun tanımına bir şeyler ilave ettim ama...
İçimden geçenleri, ama sorulduğunda bir çırpıda cevap veremediklerimi yazmalıyım diye düşündüm, aklıma geldiğince, geldiği gibi.
Sevmek, içinin titremesidir, sevdiğin üzüldüğünde...
Sevmek, çok kızmış olmana rağmen acaba aç mıdır diye kalkıp yemek hazırlamaktır.
Sevmek, çok kızmış olmana rağmen öperek uğurlamaktır.
Sevmek, soğuktan üşümüş bir kedi gördüğünde, kediden korkmana rağmen, onun ne kadar üşümüş olabildiğini iliklerinde hissetmektir.
Sevmek, özgür bırakmaktır.
Sevmek, kendine izin vermektir ve tabi başkalarına da...
Sevmek, derin bir nefes alıp yeniden başlamaktır.
Sevmek, aniden sevdiğine sarılıp öpmektir.
Sevmek, uzun bir ayrılıktan sonra sevdiğinin yüzüne gözlerin dolarak bakakalmak, yüzünü, saçlarını sanki tanımak istermiş gibi okşamaktır.
Sevmek birlikte üzülmek, birlikte ağlamak, birlikte gülebilmektir.
Sevmek, kaybettiğinde sevdiğini özlemektir, gözlerin yaşararak, burnunun direği sızlayarak.
Sevmek onu da düşünmektir.
Sevmek, eleştirmemektir, ne kendini, ne başkalarını...
Sevmek hoşgörülü olmaktır, önce kendine, sonra başkalarına karşı...
Sevmek, affetmektir, kendini ve başkalarını...
Galiba en zoru ve en güzeli de bu; kendini sevmek ve affetmek...
Kendinizi sevmeniz ve affetmeniz dileğiyle,
Nuray Akmeriç
geri