İş hayatında herkes dertli, herkes şikayetçi; çok çalıştığından, emeğinin karşılığını alamadığından, yöneticisinin kendisini takdir etmediğinden, iş arkadaşlarının kendisini anlamadığından,...
Belgrad Ormanı'nda yürüyüş yapmayı çok seviyorum. İlkbahar ve sonbahar en favori mevsimlerim. İlkbaharda yeni filizlenmeye başlayan ağaçlar, birbirine karışan kuş ve kurbağa sesleri, uzun ve sık ağaçların arasından kendisini göstermeye çabalayan güneş inanılmaz huzur veriyor bana. Ama sonbahar en sevdiğim mevsim. Sanılanın aksine bana hiç hüzün vermiyor, ağaçların yapraklarını dökmesi sanki yeni bir şeylerin başlangıcını müjdeliyor bana. Doğanın sesini ve sessizliğini dinlemek için ormanda yürürken her zaman olduğu gibi kulaklığımı takıp müzik dinlemiyorum. Dolayısıyla benden daha hızlı yürüyen ya da koşarken sohbet eden kişilerin yanımdan geçip giderken konuştuklarını duyuyorum.
Geçenlerde fark ettim ki, herkes çalıştığı işten özellikle de yöneticisinden şikayetçi. Sonra birden ben de o yaşlarda iken aynı şeyi yaptığımı hatırladım. Arkadaşlarla bir araya geldiğimizde saatlerce yöneticilerimizi, onların yaptığı "beceriksizlikleri" konuşurduk, hiç de bitmezdi konuşacaklarımız, çünkü her gün yeni bir şey yaşanırdı.
O yaşlar hangi yaşlardı? Bir söze takıp günlerce üzüldüğümüz, her şeyi kişisel algıladığımız, çok çalıştığımız ama takdir edilmediğimizi düşündüğümüz, "sorumluluğum var ama yetkim yok" diye kahrolduğumuz hassas ve kırılgan yaşlar.
Ben kendi adıma, o yaşlarda hayatın bize her gün yeni bir şeyler öğrettiğini, başımıza gelen olumlu veya olumsuz bir şeyin bu öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu, olumsuzluklardan ders çıkartıp değişirsek bir daha aynı olumsuzluğu yaşamayacağımızı bilmiyordum. Keşke bilseymişim. O zaman kendimi boş yere üzmez, saatlerce süren "yok o bunu dedi, şu bunu yaptı" sohbetlerini yaparak vakit öldürmezdim. Bilirdim ki, hem iyilikleri, hem de kötülükleri deneyimleyerek öğreniyoruz. Benim de herkes gibi ‘kötü' diye nitelendirdiğim yöneticilerim oldu, içinde yaşarken bunu bu kadar sakin karşılamıyordum ama şimdi onlar hayatıma girdiği için şükrediyorum; çünkü onlardan ne yapmamam gerektiğini öğrendim, çünkü onlarla çalışırken olumsuzluklar karşısında nasıl tepki verdiğimi fark edip kendimi değiştirmeye, geliştirmeye başladım.
Bir düşünün bakalım, siz de bir zamanlar o dertlilerden miydiniz, yoksa hala mı öylesiniz?
Sevgiyle,
Nuray Akmeriç
geri