Sonbaharı çok ama çok seviyorum. Hani ilkbahar için insanın içi kıpır kıpır oluyor türünden tanımlamalar yapılır ya, benim için bu sonbahar tanımıdır.
Hava hafif serindir, güneş gerçekten içinizi ısıtır, ağaçlar renk değiştirir, hışır hışır yapraklarını dökmeye başlar, her taraf sarı, kahve, kırmızı yapraklarla dolar... Ve benim içim kıpır kıpır olmaya başlar. Çünkü sonbahar benim için bir son değil, bir başlangıçtır.
Üstelik yeni bir yılın başlangıcıdır. Yapraklarını döken ağaçlar yeni bir şeylere hazırlanmaya başlarmış ve bana da "yeniliklere hazır mısın" diye sorarlarmış gibi gelir.
Neden acaba ilkbaharda değil de sonbaharda bu duyguyu yaşıyorum? diye düşünürken aklıma Paulo Coelho'nun son romanı Elif'te Çin bambusu ile ilgili yazdıkları geldi. Çin bambusu ekildikten beş yıl sonra birden büyümeye başlar ve boyu kısa sürede yirmi beş metreyi bulurmuş, beş yıl boyunca toprağın üstünde sadece ufacık bir sürgün verir, gelişimini toprağın içinde tamamlarmış. Demek ki gelişim bitkilerde de bizler gibi içeride oluyor diye geçirdim aklımdan.
Sanki ağaçlar da yılda bir kaç ay, gelişmek, güçlenmek, serpilip büyümek için içlerine dönüyorlar, tıpkı bizler gibi. Yapraklarını dökerek bir anlamda geçmişi geride bırakıyorlar, tıpkı sırtlarındaki yükleri geçmişte bırakarak yeniliklere yer açmak isteyen bizler gibi.
İşte bu yüzden sonbaharı çok seviyorum. Anladım ki benim için sonbahar; yeniliklere yer açmak için eskileri bırakmak, yeni umutlara doğru yelken açmaya hazırlanmak ve gelişmek için fırsat demek. Kendimi yaşamın akışına bırakıp, dinginleşmeye, belki de bilinmeyene doğru yol almak demek.
Dinginleşmeye, gelişip zenginleşmeye doğru yapılacak yolculuğun başlangıcı olarak düşündüğüm sonbahar olmasaydı, ilkbaharda doğanın yeniden canlanışını, o mucizevi değişimini yaşamak mümkün olabilir miydi, arınmadan, hafiflemeden, yenilenmek için biraz soluklanmadan?
İlkbaharı nasıl bir coşkuyla karşılayacağımı bilmiyorum ama bu sonbaharda keyifli, huzurlu ve yaşamımdaki değişimleri sevgiyle kucaklamak için heyecanlıyım.
Sonbaharı gelişip zenginleşerek geçirebilmeniz dileğiyle,
Nuray Akmeriç
geri