Uzun bir süredir hem kendi üzerimde, hem de çevremde gözlem yapıyorum. Takdir edilmek, bir çoğumuzun en önemli değerlerinin başında geliyor. İlk bakışta, ne var bunda, çok doğal, her insan beğenilmek ve takdir edilmek ister diyebiliriz. Ama biraz derine dalınca bunda çok şey var olduğunu görüyoruz, anlıyoruz.
Bir süre önce bir arkadaşımın tavsiyesiyle Gary Chapman'ın Beş Sevgi Dili adlı kitabını okumuştum. Chapman kitabında insanların beş farklı sevgi dilleri olduğunu ve bunlardan bir veya bir kaçının baskın olabileceğini söylüyor. Onun tanımıyla sevgi dillerinden birisi "Onaylayıcı Kelimeler", yani beğenilmek, takdir edilmek.
Bu kitabı okuyuncaya kadar baskın sevgi dilimi düşünmemiştim ama artık takdir edilmek olduğunu biliyorum. Aslında çocukluğumdan beri biliyormuşum da üzerinde düşünmemişim. Öğrencilik hayatım boyunca hep başarılı bir öğrenciydim. Harika karneler getirirdim, ailem sıradan bir aferin derdi. Buna için için içerlediğimi o yıllarda bilmiyordum. Sanırım iyi karneyi kanıksadılar, ondan der geçiştirirdim. Sonraları şımartmamak için böyle davrandıklarını düşünmeye başladım. Yıllar içinde bu böyle devam etti, takdir edildim sevindim, takdir edilmedim üzüldüm. Ama takdir etmeyi hiç ihmal etmedim.
Ve yıllar yıllar sonra anladım ki, aslında beni ve inanıyorum ki hepimizi sevindiren, mutlu eden, tatmin olmamızı sağlayan kendi kendimizi takdir etmemiz. Elimizden gelenin en iyisini yapmışızdır ama karşı taraf beğenmemiş ve onaylayıcı bir iki kelime söylememiştir, üzülür, kahroluruz. Oysa ben gerçekten elimden gelenin en iyisini yaptıysam beğenip beğenmemek karşı tarafın sorunudur, benim değil. Önemli olan, ben beğeniyor muyum, ben elimden gelenin en iyisini yaptım mı, ben kendimi takdir ediyor muyum olmalıdır.
Bir çoğumuz deneyimlemiştir, bir şeyler eksik olmasına karşın karşı taraf yaptığımız işi beğenmiş, hatta bizi takdirlere boğmuştur, ama içimizde bir şey bizi rahatsız eder, takdir edilmişizdir ama huzurlu değilizdir. İşte o huzursuz eden şey bizim kendimizi beğenmememizdir.
Peki kendimizi beğenmezsek ne yapacağız? Elbette kendimizi kahredip, kendimize en acımasız eleştirileri sıralayıp mutsuz olmayı seçmeyeceğiz. Ben böyle durumlarda şöyle yapıyorum; her şeyden önce tamamladığım süreç için kendimi sevdiğim bir şeyle ödüllendiriyorum, sonrasında acaba neyi eksik yaptım, daha iyi ne yapabilirdim diye sürecin analizini yapıyor ve deneyimlerimi yanıma alarak yoluma huzurla devam ediyorum.
Sadece sonucu değil, süreci de ödüllendirmeniz dileğiyle,
Nuray Akmeriç
geri