Japon balıklarının hafızası 3 saniyedir... Geçmişlerini hatırlayamadıkları için geleceklerini ön görmeleri de neredeyse imkânsızdır. Verilerini değerlendiremeyen şirketler de tıpkı Japon balıklarına benzer. Geçmişlerine ait bilgileri analiz etmedikleri, hangi koşullar altında hangi sonuçları elde ettiklerini bilemedikleri için geleceğe yönelik tahminlerde bulunamazlar. Oysa şirketler için en hayati nokta önlerini görebilmektir. Bir kurumun öğrenme yetkinliği ve öğrendiklerini hayata geçirme yetisi rekabet avantajı yaratmada en önemli koşulların başında gelir. Bu noktada İş Zekâsı çözümlerinin yolu inovasyonla kesişir. Yaratıcılıkla karıştırılmasının aksine inovasyon yenilik anlamına gelir. Yenilik, fakat sıradan yenilik değil... Yeni fikirlerin ticari yarara dönüşmesi sürecidir. Bir başka deyişle, yaratıcılığın ticari ustalıkla ve İş Zekâsı'nın ürettiği bilgi ile birleşmesidir.
Şimdi düşünün X bankasından 1.35'luk faiz oranıyla "mortgage" kredisi almışsınız ve her ay 1,000 YTL ödeme yapıyorsunuz. Bu ödemeyi de Y bankasına yatan maaşızdan, X bankasına transfer etmek suretiyle gerçekleştiriyorsunuz. Gayet normal değil mi? Peki Y bankası bu durumda ne yapmalı? Inovatif değilse tabii ki hiçbir şey yapamaz... Fakat amacı müşteri, dolayısıyla para kazanmak, para kazanırken de müşteri memnuniyetini maksimumda tutmaksa yapacağı tek şey müşterisini arayarak ona yeni bir teklifte bulunmaktır. Teklifin içeriği her iki taraf için de avantajlı. Y bankası her ay X bankasına 1,000 YTL ödeyen müşterisine yaptığı düzenli ödemelerin dikkatlerini çektiğini, muhtemelen "mortgage" kredisi almış olduğunu düşündüklerini, kendi bankalarının "mortgage" kredisinin bu aralar düştüğünü, X bankasına olan borcunu kapatmayı ve aynı tutarı kendisine daha düşük faizli kredi ile vermeyi, böylelikle her ay 1,000 YTL yerine 950 YTL ödeyeceğini, dilerse de kâra geçtiği 50 YTL'yi kendi adına yatırım fonunda değerlendirebileceklerini söyleyebilir. Tabii bu şekilde davranabilmek için müşteriyi iyi tanımak, davranışlarını yorumlayarak, hangi koşullar altında hangi davranışları sergileyeceğini analiz etmek gerekir. Bunlar da masa başında oturup insanları gözlemlemekle oluşturulacak kanılar değildir. Mutlaka yardım gerektirir. Bu yardım da İş Zekâsı çözümleridir. Bu tip örnekleri her sektör için uyarlamak mümkün. Finans sektörü başta olmak üzere telekomünikasyon ve sigortacılık sektörleri İş Zekâsı'na en çok ihtiyaç duyan ve en çok kullanan sektörlerde başı çekiyor. Özellikle çapraz ya da yukarı satış söz konusu olduğunda başvurulacak ilk nokta İş Zekâsı çözümleridir.
Yaklaşık son 15 yıldır var olan, fakat özellikle son beş yıldır üzerinde özellikle durulan İş Zekâsı çözümleri ülkemizde hak ettiği noktada mı? Efektif şekilde kullanılıyor mu? Yoksa sadece kurumların "evet bizde var" demeleri için alınmış bir kenara atılmış çözümler mi? Üst yönetim bu çözümleri ne kadar destekliyor, çalışanlar ne kadar benimsiyor? Esasında tüm bu soruların cevaplarını bulmak için İş Zekâsı çözümleri kullanan şirketlerin başarı hikâyelerine bakmak yeterli. Aktif bir şekilde İş Zekâsı çözümlerini kullanan bir sigorta şirketi yüzde 80'lerin üzerinde kâr yapıyor, bir telekomünikasyon şirketi İş Zekâsı çözümleri ile yarattığı kampanyalardan kaybetmek üzere olduğu müşterilerini geri kazanıyor, üstüne üstlük diğer operatörlerden müşteri transfer ediyorsa ya da bir finans kuruluşu müşteri verilerinin kalitesini sağlayıp, müşteri özelliklerini öğrenip, kendisine uygun özel kampanyalar sunup, satışlarını artırıyorsa İş Zekâsı çözümleri aktif biçimde kullanılıyor ve kurumlara değer katıyor demektir. Umudumuz tüm sektörlerin bu çözümleri benimsemesi, sadece "bende var" demek için değil, aktif bir biçimde kullanmak için satın alması ve hem kendisine hem de müşterisine değer katması. En önemlisi de kurumunun dününü ve bugününü bilerek geleceğini ön görebilmesi.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "geçmişini bilmeyen devletler, geleceklerini öngöremez"... Buyrun siz şimdi bu sözü kurumlara uyarlayın. Tıpkı bir devlet gibi geçmiş verilerine sahip çıkamamış, inceleyip yorumlayamamış şirketler geleceklerini ancak yaşadıkları zaman görebilirler.
“CEO’s Dergisi Ekim/2007 sayısında yayınlanmıştır."