Hepimizin bildiği gibi, uzun zamandır eşi benzeri görülmemiş bir global mali krizle karşı karşıyayız. Tüm Dünya'da devletler ve şirketler, Amerika'da başlayıp Avrupa ve diğer ülkeleri de etkisi altına alarak hızını artıran küresel mali krizle mücadele etmenin, krizde ayakta kalmanın ya da krizden en az hasarla çıkmanın yollarını arıyor. Kriz Dünya'nın dört bir yanında kurumları ciddi biçimde etkiliyor. Farklı sektörlerden birçok kurum maliyetlerini düşürmenin ve operasyonlarını daha etkin hale getirmenin yollarını bulmaya çalışıyor. Dünya çapında birçok kurum operasyonlarını küçültüyor, her gün işten çıkarma haberlerine yenileri ekleniyor.
Ancak ben, Türk şirketlerinin bu krizde Dünya'daki diğer şirketlere göre biraz daha şanslı durumda olduğuna inanıyorum. 2001 yılında yaşadığımız ekonomik kriz bize çok şey öğretti. Her şeyden önce, etkinlik ve verimlilik kavramlarının ne demek olduğunu gördük ve bunların önemini daha da iyi anladık. Bu iki kavram, kesinlikle şirketlerin her dönem uygulaması gereken kavramlar. Fakat özellikle kriz dönemlerinde, her ikisinin de şirketlerin hayatta kalmalarını sağlayan etkenler olarak daha da önem kazandığını görüyoruz. Etkinlik ve verimlilik için geleceği doğru olarak tahminlemek büyük önem taşıyor. Bu da İş Zekâsı çözümleri ile mümkün olabiliyor. Yoğun verileri proaktif olarak kullanabilmek için bu çözümleri kullanmak şart. Bu da bize özellikle kriz dönemlerinde İş Zekâsı'nın çok daha fazla önem kazandığını gösteriyor.
En Önemli Derslerden Biri: Risk Yönetimi
Bu krizden çıkaracağımız en önemli derslerden biri kuşkusuz "Risk Yönetimi önemlidir" oldu. Yaşanan krizde birçok şirket ve kurum doğru Risk Yönetimi ve Risk Denetimi sistemlerine ihtiyaçlarının olduğunu daha net biçimde gördü. Bundan böyle şirketleri sağlamlaştırmak için, karşılaşılan riskleri anlamaya dayanacak ve sağlam bir Risk Yönetimi gerekecek. Başta finans sektöründekiler olmak üzere birçok kurum "işte kalmak, başarılı olmak ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmek" için Risk Yönetimi olmadan yola devam edemeyeceklerinin net bir şekilde farkına varacak. Risk Yönetimi konusunda daha fazla çaba ve eninde sonunda bankaların faaliyetlerinde daha fazla düzenleme göreceğiz. Yapılan ve yapılacak yeni düzenlemelerle birlikte Risk Yönetimi'nin şirketlerin ajandalarında çok daha üst sıralara yerleşeceğini göreceğiz. Dünyaca ünlü analist grup Tower'ın önümüzdeki dönemde finans sektöründe Risk Yönetimi alanındaki harcamalarda artış beklediklerine dair açıklaması da, bu düşünceyi destekliyor.
Kârlılık Performans Yönetimi ile Artacak...
Öte yandan kimilerine göre şirketlerin artık finans piyasalarındaki dalgalanmadan çok, Performans Yönetimi'ne odaklanması gerekiyor. En çok satanlar listelerinde yer alan kitaplarıyla İş Zekâsı alanında Dünya çapında tanınan, Gelişmiş Maliyet Yönetimi ve Performans Geliştirme Sistemleri alanlarında uluslararası üne sahip Gary Cokins; yıllar sonra bu kriz geride kaldığında yöneticilerin hala "Nereden para kazanıyoruz ya da kaybediyoruz?", "Bunu ölçmenin en iyi araçları neler?", "En değerli müşterilerimiz hangileri?" gibi soruları yöneltiyor olacaklarını söylüyor. Artık şirketler kârlılıklarını koruyabilmek için ellerinde tutacakları, bırakacakları, sayısını artıracakları, yeniden kazanacakları ve elde edecekleri müşteri tiplerini sorgulamayabilmek için kârlılık göstergelerine ihtiyaç duyuyor. Bu noktada da Performans Yönetimi ve Performans Yönetimi'ndeki strateji haritaları, karneler ve üst düzey yöneticilerin şirketin durumunu bir bakışta görebilmesini sağlayan "dashboard"ların önemi ortaya çıkıyor. Önümüzdeki dönemde iş dünyasının öncelikleri arasında daha da ön sıralara yerleşecek olan Performans Yönetimi, kurumların işlem verilerini karar destek bilgilerine dönüştürerek onları başarıya taşımaya devam edecek.
Sonuç olarak, her ne kadar sıkıntılı dönemlerden geçiyorsak da, içinde bulunduğumuz kriz hepimize İş Zekâsı'nı daha iyi anlama ve önemini kavrama açısından bir fırsat tanıdı. Şimdi şirketlere düşen, bir daha benzer sıkıntılarla karşılaşmamak için, ellerine geçen bu fırsatı iyi değerlendirmek.
“CEO’s Dergisi Ocak/2009 sayısında yayınlanmıştır."