Prof. İoanna Kuçuradi hayranlıkla takip ettiğim filozoflardan birisidir. Prof. Kuçuradi kendisini felsefeye yönelten etmeni açıklarken şöyle diyor: "Beni felsefeye yönelten şey, aynı insanların, aynı olayların, aynı durumların, aynı eylemlerin, aynı kararların, aynı eserlerin, hatta aynı fenomenlerin, farklı kişiler tarafından farklı şekillerde değerlendirilmesi, farklı şekillerde yorumlanması, farklı şekillerde açıklanmasıdır."
Önce Covid-19 salgını, sonra İzmir depremi, bu yaz yangınlar ve sel felaketleri...
İçinden geçmekte olduğumuz bu süreçte gözüme çarpan, "yok artık" dedirten, benim etik değerlerimle hiç örtüşmeyen olaylara tanıklık ediyorum. Evet ortada çok ciddi konular var, ancak bu Prof. Kuçuradi'nin söylemiyle, farklı kişiler tarafından farklı şekillerde değerlendirilip, farklı şekillerde yorumlanıyor, farklı şekillerde açıklanıyor.
Peki neden böyle? Sorun nereden kaynaklanıyor?
Sanırım sorun etik değerlerimizin farklılığından kaynaklanıyor. Prof. Kuçuradi'ye göre birbirimizle ilişkimizde, her yaptığımızda, her kararımızda bir "Etik Değer" söz konusudur. Kişilerin kendileri ile ilişkilerinde ve başka kişilerle veya insani durumlarla ilişkilerinde kararlar alırken ve/veya eylemde bulunurken karşılaştıkları değer sorunlarına, etik sorunlar deniliyor.
Etik sözcüğü günümüzde farklı anlamlarda kullanılıyor;
- Ahlâk Normları Anlamında
Ahlâk Normları, belirli bir toplulukta veya kültürde neyin "iyi" neyin "kötü" olduğuna ilişkin yazılı olmayan, kişilerin genel olarak neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğini dile getiren, zamanla değişebilen değer yargılarıdır. Örneğin "büyüklerin eli öpülür", bizim kültürümüzde -şimdilerde değişmeye başlasa da- bir değer yargısıdır.
- Meslek Etiği Anlamında
Bir grup insanın belirli amaçlarla oluşturduğu, icra eden herkesin uyması gereken yazılı normlardır. Örneğin "yayınlarda ayrımcılığa ve önyargıya yer vermemek" Meslek Etiği açısından bir eylem ilkesidir.
- Etik Değer Anlamında
Etik değer, geleneksel adıyla "Erdem" ve "Etik İlişki Değerleri" olmak üzere ikiye ayrılır. Erdem; "dürüst", "adil", "güvenilir" gibi kavramlarla gösterilen kişinin kendisi ile ilişkisindeki kişi özellikleridir. Etik ilişki değerleri ise saygı, güven, minnet gibi kişiler arası ilişkilerdeki deneyimler ile oluşur.
Etik değerler çoğu zaman normlar ile karıştırılıyor. Yazılı olsun ya da olmasın normlar, yukarıda verilen örneklerde de belirtildiği gibi, kişilerin değerlendirmelerini belirleyen değer yargıları ile eylemlerini belirleyen ilkelerden oluşur.
Ne yazık ki normlar, etik değeri koruyarak karar almaya / eylemde bulunmaya yeterli olmuyor. Çünkü bir normu uygulayıp uygulamamak kişisel bir seçimdir. İnsanlar bu seçimi etik değeri koruyarak yapabilirler ya da normların sonuçlarını göze alarak. Örneğin sürücüler emniyet şeridinden gitmenin para cezası yaptırımı olduğunu bildikleri için emniyet şeridinden gitmezler. Ceza emniyet şeridinden gitmeme normunun uygulanması için zorlayıcı olabilir. Ama asıl önemli olan saygı etik değerini koruyarak emniyet şeridinden gitmemektir.
18. YY filozoflarından Immanuel Kant'ın ortaya attığı Ödevden Dolayı ve Ödeve Uygun davranmak ayırımı bunun nedenini çok net anlamamıza yardımcı oluyor. Kant, her ikisi de müşterilerini hiç aldatmayan iki bakkaldan söz eder. Bunlardan ilki, aldatırsam müşterilerimi kaybederim diye yapmıyor; ikincisi ise müşterileri aldatmamak gerektiği için. İlk bakkalın yaptığı Ödeve Uygun davranmaktır; ikincisininki ise, Ödevden Dolayı. Bir eylemi Ödevden Dolayı yapmanın etik değeri vardır.
Güncel bir örnekle devam edecek olursam; salgın günlerinde evden çıkarken maskemizi ağzımızı ve burnumuzu kapatacak şekilde takmak ödevden dolayı yapmamız gereken bir davranıştır. Evden çıkarken maskemizi çenemizin altına tutmak, bir mağazaya girmeden sadece ağzımızı kapatacak şekilde takmak ise ödeve uygun davranıştır. Ödevden dolayı yaptığımız davranışın etik değeri vardır.
Ahlâk Normları, etik değeri koruyarak karar almaya / eylemde bulunmaya yeterli olmuyor demiştim. Peki ne yapacağız? Etik değerlerimizi koruyarak yaşayabilmek ve mesleğimizi etik değer koruyarak yapabilmek için ihtiyacımız olan nedir?
İhtiyacımız olan normlardan ziyade, eylemlerimizin analizini yapabilmektir. Çünkü her eylem bir değerlendirme ile başlar. Son zamanlarda "Biz" olmak konusu sıkça dile getiriliyor. "Ben" değil "Biz" olabilmek için etik değerleri koruyarak doğru değerlendirme yapabilmeliyiz. Doğru değerlendirme yapmadığımız durumda; ya normlara dayanarak karar veriyoruzdur -ki bu ezbere karar vermek demektir- ya da çıkar hesabı yaparak.
Doğru değerlendirme için ise;
- Eylemin öğelerini anlamak ve bu öğelerin belirleyicilerini olabildiğince açık görebilmek,
- "Başka ne yapılabilirdi?" diye sormak,
- Eylemin sadece kendimiz için değil, yaşam için ve insanlık için anlamını görebilmek gerekir.
Nuray Akmeriç
"BrandMap Dergisi Eylül/2021 sayısında yayınlanmıştır."